Hayatımıza Dokunan Portreler – 5 : Mehmet A. Özbek

Varlıkları, kişilikleri, emekleri; yaptıkları, yazdıkları, söyledikleri, ürettikleri, fikirleri ve eylemleri ile her zaman hayatımıza dokunan önemli insanlar oldu yaşamımızda. Bu portreleri gündeme getirmeye, hayatımıza dokundukları özelliklerini yeniden değerlendirmeye, onlara teşekkürlerimizi sunmaya, aramızdan ayrılmış olanları hürmet ve şükranla anmaya; yaşayanları da takdir ve saygı ile dile getirmeye devam ediyoruz.

Ben kendimi, pek çok anlamda şanslı gördüğüm gibi hayatıma dokunan portrelerin varlığı hususunda da şanslı sayıyorum. M. Akif İNAN, HEKİMOĞLU İsmail, Tenekeci Mahmut GÜZELGÖZ ve Necmettin CEVHERİ’yi dile getirişimizden sonra “Hayatımıza Dokunan Portreler” başlıklı içeriğimizin konuğu bu kez Mehmet A. ÖZBEK olacak.

Hemen başta söyleyeyim:

Mehmet Özbek ile ilgili biyografik bilgileri; çalışmalarını, eserlerini, ödüllerini, kitaplarını, derslerini, yaptıklarını, icralarını, derlemelerini internette arama motorlarına “Mehmet Özbek” yazarak bulabilirsiniz. Böylece saygıdeğer hocamızı birçok açıdan daha yakın tanıyabilirsiniz. Bence tanımalısınız da… Ama ben daha çok, bizim hayatımıza dokunan bir portre olarak kendi düşünce, duygu ve yaşanmışlıklarımdan bahsetmek istiyorum her zaman olduğu gibi.

Benim, ailemin ve özellikle de Babamın “kıymetlilerinden” birisidir Mehmet Özbek Ağabeyimiz.  Türk Halk Bilimine önemli emekleri, icraları, araştırmaları, eserleri, derlemeleri, dersleri, programları, etkinlikleri ile kalıcı imza atmış olan bir isimdir. Bizim gibi pek çok insanın; sanatkâr, derlemeci, araştırmacı, bilim insanı ve müziğe gönül vermiş olanların hayatına kişiliği, karakteri, ciddiyeti ve samimiyeti ile farklı açılardan dokunabilmiş özgün, üretken, mükemmel bir portreden bahsediyorum.

Babam Tenekeci Mahmut’un kıymetlisi dedim. Aynen öyleydi. Ben ve ailem için de hep böyle olacak. Bunun sebebini şöyle özetlemek istiyorum:

Mehmet Özbek genelde halk müziği, özelde ise Urfa müziği ile ilgili en doğru bilgileri en doğru kaynaktan (en iyi bilen ve icra eden ustadan) öğrenme arzusunu, bu konudaki samimiyetini ve ciddiyetini attığı her adım ile göstermiş bir gençken Babamla tanışmış. Tenekeci Pazarındaki küçücük dükkanında işini icra eden Mahmut Ustasına gelip giderek, sorular sorarak merakını en iyi şekilde gidermeye çalışmış.

Bilgi, görgü, gayret, zekâ, azim, çaba gibi pek çok bakımdan Ustası onu hep takdir etmiş ve kendisinde var olan Urfa ile ilgili bütün halk bilimi (ve tabii Urfa müziği) nüanslarını severek aktarmış ona. Aynı şekilde Mehmet Özbek ile birlikte çok sevdiği, değer verdiği ve kıymetlisi olarak gördüğü üç öğrencisinin isimlerini o yıllarda doğan iki kardeşime vererek onları kendi dünyasında, ailesinde farklı bir biçimde yaşatmaya karar vermiş Babam. Benim küçüğüm olan kardeşime Mehmet Lütfi, onun küçüğü olan kardeşime de Abdullah ismini vermiş; Mehmet Özbek, Lütfi Emiroğlu ve Abdullah Balak’ın isimleri bunlar.

Mehmet Özbek benim için başka bir açıdan da önemli bir simge, rehber ve hayatıma dokunan bir portre… “Yerelden ulusala, ulusaldan evrensele…” dediğim hayal, hedef ve başarı çizgisini en güzel şekilde temsil eden isimlerden biridir Özbek Hocamız. Sahip olduğu ve Urfa’dan öğrendiği, aldığı bütün özellikleri, güzellikleri çoğaltıp zenginleştirerek önce ulusala taşıyan Mehmet Özbek, daha sonra hem emeğini hem ismini hem eserlerini her anlamda evrensele de taşımayı başarmış.

Bugün yurt içi ve yurt dışında Türk Halk Bilimi ve özellikle de Türk Halk Müziği ile ilgili arşivlenen, repertuarlara alınan, icra edilen, sevilen, bilinen ve konuşulan yüzlerce türkü, bozlak, barak, hoyrat, gazel, ezgi, söz Mehmet Özbek imzasını ve emeğini taşıyor. Kendi alanında, arkasında bu kadar özgün çalışma, eser, imza ve icra bırakan ve her zaman yapabileceğinin en iyisini yapmak kararlılığında olan Mehmet Özbek örnek bir öğretmen ve rehberdir bu sebeple.

O, Hacı Nuri Hafız Başaran’dan derlediği “Giderem Burdan Artık” türküsünü, Tenekeci Mahmut Ustasının şahikası dediği Navruz Makamındaki gazeli, öğrendiği şekliyle mükemmel icra ederken de; Ziya Paşanın ünlü “Asaf’ın Mikdarını Bilmez Süleyman Olmayan” gazelini Urfa Divanı formunda seslendirirken de aklını, bilgisini, yeteneklerini ve en fazla da yüreğini ortaya koyabilmiş özel bir ses ve yorumdur.

Sadece Urfa değil; Balkanlar, Anadolu’nun bütün bölgeleri, Elazığ, Irak, Azerbaycan ve özellikle de KERKÜK Mehmet Özbek ile dile gelmiş, Elimizden Obamızdan yükselen nefesler Yurdun Sesi olarak yaşanmış ve yaşatılmıştır. Mehmet Özbek Türkülerin Dili olabilmiş, Halk Bilimi ögelerinin ve Türk Halk Müziğinin bütün formlarının en doğru şekilde derlenmesi, kaydedilmesi ve geleceğe taşınması anlamında varlığı, kişiliği ve emeği ile öğrencilerin, öğretmenlerin, sanatçıların, derlemecilerin, icracıların hayatına da dokunabilmiştir.

Burada Kerkük için özel bir şeyler söylemeden geçmek istemiyorum.

Mehmet Özbek Kerkük’ün sesidir, nefesidir, kalasıdır. “Ağam Ağam Öz Ağam” derken bütün Kerkük yaşanmışlıklarının çığlığı olmuş, yakın ve vazgeçilmez dostu Abdurrahman Kızılay ile birlikte Irak Türkmenlerinin ve Kerkük’ün soluğu olabilmek adına inanılmaz bir gayret göstermiştir. “Beyaz Gül Kırmızı Gül” ve “Altun Hızma Mülayim” gibi sayısız eser, Kerkük ezgisi olarak hepimizin dilinde ve gönlünde yer bulurken gözümüzün önüne her zaman Mehmet Özbek portresi gelmektedir.

Mehmet Özbek kendi besteleri ile üretkenliğinin başka bir boyutunu ortaya koyarken birikiminin ayak izlerini belirginleştirmiş; “Gözleri Fettan Güzel” “Aman Senem Güzel Senem” “Dağlar Seni Dağlasam” gibi harika türküleri repertuvarlara kazandırmıştır.

Benim ve ailemin de çok sevip saydığı kıymetli eşi Cevher Hanımefendi ve iki pırlanta olan oğulları ile birlikte şu anda Antalya’da yaşamakta olan Mehmet Özbek bir ayağı Urfa’da, bir ayağı Ankara’da ve Anadolu’da halk bilimi için, halk müziği için, türkülerimiz için çabasına devam ediyor.

Ağabeyimiz, Hocamız ve Saygıdeğer Ustamız Özbek için söylenebilecek daha pek çok şey var, biliyorum. Kendisi ile ilgili diğer bazı detayları öğrenmeyi de sizin merak ve çabanıza bırakıyorum.

Biz de kendisine yaptıkları, yazdıkları, söyledikleri, icra ettikleri, öğrendikleri ve öğrettikleri, fikirleri ve emekleri için; kişiliği, karakteri, ciddiyeti, samimiyeti; dostluğu ve ağabeyliği için saygı ve şükranlarımızı sunuyor; sağlık ve huzur içerisinde bütün sevdikleri ile birlikte nice güzellikler yaşayıp yaşatmasını diliyoruz…

 

Konuyla ilgili videomuz:

Bir Cevap Yazın

Yukarı Çık