Niyet, Samimiyet ve KURBAN…

Bu hafta Kurban Bayramı haftası… Hepimiz için hatta bütün insanlık için pek çok açıdan önemli bir bayram bu. Hemen hemen bütün dinlerin önemli bir ritüeli kurban. Adamak, adanmak; kurban vermek, kurban kesmek, kurban etmek… Siz bu konu ile ilgili bütün tarihi, sosyolojik, etimolojik, kültürel, insani ve dini detayları internette bulabilir, doğru kaynaklardan gereken bilgileri alabilirsiniz.

Biz bu konuda daha başka ve farklı hususlara değinmek ve sizi farklı pencerelere götürerek bambaşka gerçeklerle yüzleştirmek istiyoruz:

Ben kurban kavramından ve Hz. İbrahim kıssasından daha çok “İnsanın her şeyden çok sevdiği, Tek ve En Yüce olarak bilip inandığı bir Varlık için; O’na yaklaşabilmek için kendisine yakın gördüğü, hissettiği, sevdiği, değer ve önem verdiği bir varlığı feda edebilmesi…” gibi bir anlam çıkarıyorum. Yani her şeye değer bulduğumuz için her şeye rağmeni istemek, yapmak, yapmaya niyet etmek… Bunda samimi olabilmek… Zaten Kur’an-ı Kerim’in Hac Suresi’nde bu “Onların (kestiğiniz kurbanların) ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşmaz. Fakat sizin takvanız (Allah’a olan samimi bağlılığınız, yakınlığınız, saygınız) O’na ulaşır.” ve “Yaptıkları işleri güzel yapanları ve iyilikte bulunanları müjdele…” şeklinde özetlenmektedir.

Bütün ibadetlerde olduğu gibi kurbanda da asıl önemli olan bu ibadeti yerine getirenin niyeti, samimiyeti, takvası, bağlılığı, yakınlaşmayı niçin istediğidir. Kurban denilince akla gelmesi gereken ilk kavram “niyet”tir. Bunu, Kur’an’da aktarılan iki kurban kıssasından çok açık bir biçimde anlamamız mümkündür. Hz. Adem’in iki oğlundan birinin kurbanı kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemiştir. Hz. İbrahim’in kurbanı da niyeti istikametinde kabul edilmiş ve maksadın ne olduğu Yaratıcımız tarafından bize net bir biçimde iletilmiştir.

Günümüzde ise kurban ibadeti daha çok et ve kan, deri ve hayvanın organları gibi kavramlar çerçevesinde konuşuluyor sanki! Konuya daha çok ekonomik ve sosyal yönden yaklaşılarak bu ibadet “fakirlere et yedirmek gibi bir dar çerçevede ele alınıyor. 1 yıl boyunca onlarca kilo et yiyen etobur zengin Müslümanların Kurban Bayramı’nda ibadet maksadı ile kestikleri kurbanların etlerinin bir kısmını (olur da bulabilirlerse) bazı fakirlere bağışlamaları mıdır acaba kurban ibadeti? Aslolan kim için ne yaptığımız, ne istediğimiz, neye niyet ettiğimiz değil midir? Diğer bilinen faydalar bu asıl niyetin olumlu yansımaları ve sosyolojik akisleri olabilir ancak…

Kurban, sözlükte kurbiyet (akrabalık), yakınlık kurmak, yaklaşmak, yakınlaşmak gibi anlamları ihtiva ederken manevi olarak da “Allah’a yakınlık sağlamaya, yaklaşmaya vesile olan ibadet” gibi bir manayı içermektedir. Zaten kavram olarak kurban, kurban kesmek, Kurban Bayramı gibi ifadeler bize doğrudan Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i Allah’a kurban etmek istemesi hadisesini çağrıştırır. Mesele de zaten bu akışın ruhunu yakalamak, ana fikrini kavramak ve bize yüklediği sorumlulukları aslına uygun olarak idrak edebilmektir.

Benim kurban ibadetinden anladığımı özet olarak sizinle paylaşıyorum:

1 yıl boyunca Allah’a yaklaşmak, saygımızı ortaya koymak, samimiyetimizi göstermek için ne yaptığımızı görebilmek, değerlendirebilmek ve adeta ciddi bir muhasebe yapabilmektir kurban ibadetinin özü…

Kurban ibadetini; Her Şeye Değer Bulduğumuz Yaratıcımız için gerektiğinde her şeye rağmen, bütün varlığımızdan vazgeçebilmek olarak içselleştirir, buna göre niyet eder ve samimi olarak bu anlamda bir yaklaşım sergilersek önümüze çıkacak tabloyu şu sorular şekillendirecektir:

  • 1 yıl boyunca bu niyet ve samimiyet istikametinde neler yaptık?
  • 1 yıl boyunca kimler için neleri; neler için kimleri kurban ettik?
  • 1 yıl boyunca dürüstlüğü, hakkı, hukuku, adaleti, kendimize ve insana saygıyı, kul hakkını, muhabbeti, sevgiyi, saygıyı hangi olumsuz alışkanlıklarımıza, hangi çıkarlarımıza, hangi inatlarımıza, hangi kibirliliklerimize kurban ettik?
  • 1 yıl boyunca hiddet, öfke, küfür, yalan, gıybet, dedikodu, iftira, hakir görme, aşağılama, alay etme, genelleme, ön yargılarla hüküm verme, yalan yere yemin etme, karalama ve daha sayamayacağım kadar çok negatif davranış ve alışkanlığımızdan kaçını kendimiz, ailemiz, çevremiz ve toplumumuz için kurban edebildik?
  • 1 yıl boyunca barış, kardeşlik, huzur ve mutluluk; inanç, değer ve erdemlerimiz için neler yapabildik? Kin, nefret, öfke ve şiddetimizi sabır, sükûnet, nezaket, çaba ve gayretimize kurban edebildik mi?
  • 1 yıl boyunca…
  • 1 yıl boyunca…

Önemli tarihler, günler, bayramlar, kutlamalar, yıl dönümleri aynı zamanda bütün bu söylediklerimizi düşünebilmek, kendimizle yüzleşip hesaplaşabilmek fırsatı sunar bizlere.

Kendimize şöyle içeriden ve içten, güzelce bir bakalım isterseniz; geçen Kurban Bayramından bu bayrama kadar geçen 1 yıl içerisinde; hiçbir olumlu adım atmadan, faydalı hiçbir eylemde bulunmadan, pozitif bir katma değer meydana getirmeden sürekli şikâyet etmek ve yakınmak yani kurban rolü oynamak mı en çok yaptığımız?

Neye ve kime daha çok yaklaştık, yakınlaştık bu bir yıl içerisinde? Neyi, neleri; kime, kimlere, nelere kurban ettik?

Bütün bunları yeniden düşünüp değerlendirip Kurban Bayramı kutlama mesajımızı da ekleyerek sonlandıralım bu yazımızı:

Hak, hukuk ve adalet adına, sevgi ve muhabbet adına, nezaket ve nezahet adına, barış ve kardeşlik adına, hoşgörü ve sabır adına son 1 yılını gerçek kurban niyeti ve samimiyeti ile geçirmiş olan bütün insanların Kurban Bayramları kutlu, gönülleri hep umutlu, yaşamları bütün sevdikleri ile birlikte sağlıklı, huzurlu ve mutlu olsun…

Bir Cevap Yazın

Yukarı Çık