Evlilikte Kimliklerin Rolü ve Önemi

İlk insandan itibaren bütün toplumlar, inanışlar, ırklar ve halklar için en önemli kurumlardan biri AİLE olmuştur. Aile kurumunun resmi oluşumunun ismine de yine bütün toplumlar EVLİLİK demiştir. Nikâh ise evliliğin resmi bağının ilan edilerek duyurulmasının, paylaşılmasının adıdır bir anlamda.

İnsanların yıllarca beraber oldukları, kendilerini kendileri ile çoğalttıkları çok özel bir yapı olan aile, böyle bir resmi bağ ile oluşmaya başlamakta; ilk adımı evlilik olan bu özgün kurumun yapı taşları da karı – koca dediğimiz ERKEK ve KADIN olmaktadır. Evlilik vesilesiyle ailenin yaşadığı mekâna da EV denilmektedir. Bütün insanların bu çerçevedeki en önemli arzusu daha başarılı, daha sağlıklı, daha mutlu bir evlilik yapmak; artık AİLE YUVASI olan evlerinde huzurla yaşayabilmektir.

İşte bizim de üzerinde durmak istediğimiz asıl konu budur:

Daha başarılı, daha sağlıklı, daha mutlu ve daha huzurlu evlilikler…

Bu hususta evlenmeden önce nelere dikkat edilmeli, evlendikten sonra nelere önem verilmeli, neleri iyi anlamalı ve bilmeli, neleri daha hassas değerlendirmeli ve neleri, ne zaman, nasıl uygulamalıyız? Bunun benzeri sorulara verilecek çok cevap vardır. Konunun uzmanları, aile danışmanları, psikologlar ve eğitimciler bu cevapları bulabilmek adına önemli çalışmalar yapmışlar; yazdıkları ve konuştukları ile güzel, anlamlı ve faydalı eserler ortaya koymuşlardır. İsteyenler bu çalışmalardan da yararlanabilir elbette.

Evlilik hususunda biz ise öncelikle “KİMLİKLER” konusunun ele alınmasının gerekli olduğunu söylüyoruz. Eğer KİMLİK konusu iyi anlaşılır ve bu konunun üzerinde gereken şekilde durulursa evlenmeden öncesi için de devam eden evliliklerde de pek çok olumlu gelişme elde edilebilir, diyoruz. Diğer bütün yazılan ve söylenenlere KİMLİKLER konusunun detayları ile katkı sunmak istiyoruz. Çünkü kişiliğimizi oluşturan asıl unsurun KİMLİKLERİMİZ olduğunu biliyoruz.

Peki, KİMLİĞİMİZ nasıl oluşuyor, nelerden etkileniyor, nasıl şekilleniyor?

Hepimizin bir KİMLİK PİRAMİDİ var. Şöyle özetleyebiliriz:

Doğduğumuz andan itibaren hatta ana rahmine düştüğümüz andan itibaren hepimizin BEN Kimliği oluşmaya başlıyor. Klasik ve edimsel (ve benzeri diğer) koşullanmalarla BEN kimliğimiz de bizimle beraber büyüyor, gelişiyor, şekilleniyor. Kimlik Piramidimizin en altında daha çok AİLEMİZ tarafından biçimlendirilen de bu BEN kimliği bulunuyor. Bu kimliğimiz daha sonra yine ailemiz, çevremiz, okulumuz, öğretmenlerimiz, arkadaşlarımız tarafından şekillendiriliyor. Sahip olduğumuz becerilerimiz, yeteneklerimiz, potansiyelimiz de DEĞER ve İNANÇLARIMIZ ile bütünleşerek kimliğimizi tamamlıyor.

Bütün bunlar olurken yani kimliğimiz tamamlanırken rollerimiz de belirginleşmiş oluyor ve bu rollerin gerekleri de kimliğimizle buluşup birleşiyor. Bebek kimliğimizle başlayan süreç; çocuk, genç, erişkin; evlat, torun, abi, abla, kardeş, hala, teyze, amca, dayı; kadın, erkek, arkadaş, dost, sevgili; eş adayı, anne, baba, dede… gibi çeşitli isimlerle gelişip çoğalıyor.

Daha başka, bambaşka kimliklerimiz de oluşuyor elbette yaşamımız boyunca; öğrenci – mezun, çalışan – çalıştıran, yöneten – yönetilen, ast – üst, iş arayan – işveren kişisel konum kimlikleri gibi… Veya öğretmen, doktor, mühendis, avukat, bürokrat, memur, işçi, sanatçı gibi mesleki kimliklerimiz… Herhangi bir gruba, oluşuma, takıma TARAFTAR olma kimliğimiz; alışveriş, komşuluk, yolculuk kimliklerimiz gibi…

İşte evliliklerle ilgili önem arz eden KİMLİK konusu burada devreye giriyor. Evlenmeden önce sadece bir iki kimliğimizle birbirimizi tanırken sonradan ortaya çıkan bu kimlik çeşitliliği ve bunların sonuçları bazı sorunlar meydana getirebiliyor. Hani bazen “Bu da nereden çıktı şimdi?” diye hayret ediyoruz ya! İşte tam da buradan; KİMLİKLERİN bize yansıyan sonuçlarından çıkıyor ne çıkıyorsa.

Düşünsenize, ister erkek ister kadın olsun eşiniz YÖNETİCİ kimliği ile eve geliyor. İş yerinde, kurumunda, şirketinde yaşadıklarını bu kimliğiyle eve getirmiş oluyor. Siz de kadın veya erkek kimliğinizle ya da anne veya baba kimliğinizle onunla muhatap oluyorsunuz. Evde huzur olabilmesi için bu “EVCİL” kimliklerin öne çıkmış olması gerekiyor zaten. Ama eşiniz ısrarla evde de “yöneticilik” yapmak istiyor! Yandı gülüm keten helva mı desek acaba şimdi!

Düşünsenize, ister kadın ister erkek olsun eşiniz bir takımın fanatik taraftarı. Maç izliyor veya maçtan geliyor. TARAFTAR kimliğini bütün sonuçları ile eve getiriyor veya evde de sergiliyor. Hele bir de takımı yenilmişse! Vay anam, vay ki ne vay!

Evliliklerde farkında olmadan çeşitli sorunlara veya sorunların büyümesine sebep olan en önemli kimlik çatışmalarından biri de AST – ÜST kimliklerin sergilenmesinde ısrar edilmesidir. Zengin kız fakir oğlan muhabbetinden dolayı da olabilir bu, eşlerin meslekleri (kazançları) dolayısıyla da yaşanabilir. Kadın ya da erkeğin içten içe kendini diğerinden üstün görmesi de olabilir altta yatan gerçek. Eğer eşler birbirlerini anlamaz ve bilinçaltlarındaki bu kimliklerin ortaya çıkması ile sergiledikleri davranışlarında ısrar ederlerse kimlikler evlilikleri negatif etkilemiş olur. Bazen bunun telafisi de çok zordur.

Bu zor durumların ve kimlik çatışmalarının yaşanmaması için burada şu hususlar çok ama çok önemlidir:

  • Kendimizin ve eşimizin kimliklerinin kişiliğimizi oluşturduğunu unutmamak
  • Kendimizin ve eşimizin kimlikleri ile barışık olabilmek
  • Ani tepkiler vermeden önce, yaşananların hangi kimliklerin sonucu olduğunu anlamaya çalışmak
  • Karşılıklı olarak medeni bir biçimde kimliklerimizi konuşabilmek
  • Evlenmeden önce “acele” etmemek… Evliysek “Vakit geçti!” demeden birbirimizi kimliklerimizle tanımaya, anlamaya, ortak noktalarımızı bulmaya çalışmak
  • Evimizi, Ailemizi ve Evliliğimizi daha başarılı, daha sağlıklı ve daha mutlu kılan özelliklerimiz hangi kimliklerimize aitse onları öne çıkarmak; bunları olumsuz etkileyen kimliklerimizi mümkün olduğu kadar kontrol edebilmek

Şimdi buyurun, hepimiz için KİMLİK KONTROLÜ UYGULAMASI başlamıştır…

Bir Cevap Yazın

Yukarı Çık