Hayatımızın Dengesizlik ve ‘Denge Siz’lik Gerçeği!

Hani hep yazıyor ve söylüyoruz ya: İnsan; beden, zihin ve ruhtan oluşan bir sistemdir. Bu sistemde bu üçlü arasında DENGE varsa ve bu dengeyi kurmayı başarabilmişseniz hayatınızı AHENKLİ bir şekilde sürdürmeniz mümkün. Aksi halde sistemdeki DENGESİZLİK yaşamınızın her alanında sizi huzursuz eder. Mutlu olamazsınız. Yetinmek ve kendinize yetmek hususlarında hep başarısız ve dolayısıyla huzursuz olursunuz.

Hayatımızla ilgili; çok aradığımız, ulaşmak istediğimiz huzur, mutluluk ve başarı hususlarında asıl farkında olmamız gereken unsur insan olarak sistemimizin dengesi olmalıdır. Beden, zihin ve ruhumuz arasında denge olması pek çok konuda bize önemli farkındalıklar kazandırır. Azim, kararlılık, çaba, umut, hayal ve hedef gibi hayati detaylarla ilgili de oldukça önemlidir bu DENGE.

Sistem dengede ise sonucu ahenk, huzur ve mutluluk olur. Değilse tatminsizlik, karamsarlık, tembellik, etiketleme, genelleme, varsayımlar… Sistemin dengede olmaması; olumsuz enerji yüklenmesi ve bilinçaltımızda var olan olumsuz kalıpların bizi yönetmesi sonucunu doğurur.

“Peki ne yapalım o zaman?” diyorsunuz, değil mi?

Öncelikle kendimize şu soruyu sorup kendimizle yüzleşerek bir durum tespiti yapabiliriz mesela:

 “DENGESİZ MİSİNİZ?

DENGE SİZ MİSİNİZ?”

Sistemimizi yani beden, zihin ve ruh yapımızı kontrol edelim. Bu üçlü arasında bir denge, uyum ve ahenk var mı? Bedenimiz zihnimizden, zihnimiz ruhumuzdan, ruhumuz bedenimizden haberdar mı? Aralarında etkin ve olumlu bir iletişim var mı? Biz hangisine ne kadar önem veriyoruz? Kendimizin, sistemimizin ne kadar farkındayız? Bu DENGE ve AHENK konusunun hayatımıza etkilerini biliyor muyuz? Hayatımızdaki dengesizlikler için neler yapıyoruz?

Şöyle bir baktığımızda fark ediliyor ki son zamanlarda insanların çoğu, sistemin dengesini daha çok bedenleri adına bozmuş gibi. Bedensel birtakım arzular, istek ve beklentiler yönetiyor bizi genellikle. Beslenme, hareket, kilo verme, fit görünme, bağışıklık sistemini güçlendirme, sigara içmeme, alkol almama, hastalanmama, baharat ve bitkisel takviyeler, organik gıda… Daha pek çok husus bizi hep bedenimize yöneltiyor, dikkatimizi sistemin bu bölümüne yoğunlaştırıyor. Aslında bu konuda bile tam olarak dengede olup olmadığımız tartışılabilir.

Bedenimiz ve fiziksel yapımız ile ilgili sorduğumuz “Aynı hassasiyeti zihnimiz ve ruhumuz için gösterebiliyor muyuz?” sorusuna hemen “Hayır!” cevabını vermek zor değil, biliyorsunuz. Zararlı, zehirli hastalıklara sebebiyet verecek yiyecekleri yememeye çalışırken aynı şekilde olumsuz fikir ve düşüncelerin zihnimizi işgal etmesine hatta bilinçaltımızda cirit atmasına sessiz kalıyoruz. Ruhumuzda esen fırtınaları dindirebilmek için bazen ne yapacağımızı şaşırıyor ve savrulup duruyoruz.

Bütün bunların altında yatan asıl etken insan olarak sistemimizin dengesini sağlayamamış olmamızdır. Bedenimize verdiğimiz önemi ve harcadığımız zamanı aynı şekilde zihnimiz ve ruhumuz için değerlendirmediğimiz sürece sistemin dengesini sağlayamayız.

Elbette vücudumuzun yani “fiziksel bedenimizin” sağlıklı olması önemlidir. Ancak aynı şekilde zihinsel ve ruhsal bedenimizin de sağlıklı olması gerekir. Yoksa fiziksel bedenimizin sağlığını da koruyamayız. Ya hasta ya hasta adayı ya da hastalık hastası olup çıkarız! “Olur mu öyle şey!” demeyin hemen. “Ben asla dengesiz değilim!” de demeyin. Düşünün azıcık; fiziksel, zihinsel ve ruhsal bedeniniz dengede mi? Sisteminiz ahenkli çalışıyor mu? Zihninizi neler meşgul ediyor? Ruhunuzu hangi duygular rahatsız ediyor?

Belki ilk duyup okuduğunuzda sizi rahatsız edecek ama ben açık ve net bir biçimde söylüyorum:

Beden, zihin ve ruhunuzun dengesi yoksa; sisteminizi ahenkli çalıştıramıyorsanız elbette ki DENGESİZSİNİZ! Bunun farkında değilseniz hayatınızın “arızalı” alanlarında gereken onarımı yapamaz ve aradığınız huzuru, mutluluğu asla bulamazsınız. Demek ki öncelikle bu durumu kendi adımıza değerlendirmeli ve açık yüreklilikle dengesizliğimizi kendimize itiraf edip sonra da kendimizle ve dengesizliğimizle yüzleşebilmeliyiz. Bu belki de dengeye giden en isabetli yol ve atacağımız en etkili adım olacaktır.

Şimdi soruyu tekrar soralım ve çözüm için söyleyeceklerimizi söyleyelim:

“DENGESİZ MİSİNİZ?

DENGE SİZ MİSİNİZ?”

DENGE’nin de dengesizliğimizim de merkezinde biz varız elbette. Denge BİZİZ… Bozan da biziz, yapacak olan da onaracak ve düzeltecek olan da biziz. Önemli olan bunun farkındalığı ve bizim farkındalık düzeyimiz. Dengeyi nerede bozduğumuzu ve neyin dengesini bozduğumuzu anlayabilir, bulabilir ve bunun farkında olabilirsek dengeyi sağlamak konusunda yürüyeceğimiz yolda bu bilinçle sağlam adımlar atabiliriz.

Hayatımızı olumlu anlamda değiştirecek ve bizi daha ahenkli, daha tatmin olmuş, daha anlamlı bir yaşama ulaştıracak olan şey de bu DENGE GERÇEĞİNİ kavrayabilmek, anlayabilmek, farkında olabilmektir. Bu yolda atacağımız her adım dengesizliklerimizi azaltacak ve dengenin aslında BİZ demek olduğunu gösterecektir.

“Dengesiz değilim. Denge BENİM!” diyenleri dengesizliklerden kurtulup DENGE SİZ’lik boyutuna geçmeye bekliyoruz; buyursunlar…

Bir Cevap Yazın

Yukarı Çık